Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 14 Mayıs’ta yapılan ilk turundan sonra muhalefet cephesinde sular durulmuyor. CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı bileşenlerinden DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin Kılıçdaroğlu’nun oylarına beklenen katkıyı getirmemesi kamuoyunda tartışma yarattı. Ama en çok tartışılan konu Yeşil Sol Parti’nin ve Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Kılıçdaroğlu’na verdiği desteğin ne ölçüde yararlı olduğu…
İlk olarak, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın çıkışı gündem oldu. Özcan, HDP’nin oyunu almak için CHP’nin Atatürkçü insanları üzdüğünü söyledi. Özcan sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “ABD uşağı HDP’nin 3 kuruşluk oyunu alacağız diye Türk milliyetçi, Atatürkçü insanı üzüyorsunuz” dedi.
Tanju Özcan’ın yaptığı çıkış tek örnek değil. Gazeteci ve yazarlardan muhalefet cenahına gelen uyarılar ve eleştiriler geldi.
7 KOLTUK DEĞNEĞİYLE KOŞMANIN SONU
Necati Doğru Sözcü’deki köşe yazısında Erdoğan’ı nefesi tükenmiş bir koşucuya benzetirken, Kılıçdaroğlu’nu da 7 koltuk değneğiyle koşan bir yarışmacı olarak niteledi. Doğru yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Bir koltuk değneği.
İki koltuk değneği.
Üç koltuk değneği.
Beş koltuk değneği.
Yetmedi.
Belediyeden de istendi.
İki koltuk değneği daha geldi. 7 koltuk değneği ile yarışa giren yarışçı, yarıştığı rakibi; yitik, yıpranmış, bıktırmış, usandırmış, sürekli kural bozan, adaletsiz, yalancı, hak bilmez, ekonomiyi yönetemez biri olmasına rağmen onu geçemedi. Yedi koltuk değneğinin yanısıra ipi göğüslemeye yardımcı olacağı varsayılan “kilit parti oyları” da umulanı vermedi.”
Deprem bölgesinde dahi Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a kaybettiğini hatırlatan Doğru, muhalefete özeleştiri çağrısı yaptı:
Bitmişi güçlendirdi.
“Helalleşelim” diyerek 7 koltuk değneği ile yarışa girenler, 20 yıldır yönettiği ülkenin adaletini ve ekonomisini batağa getirip saplamış olanı, bilerek ve isteyerek güçlendirmek istemedi kuşkusuz. Vatandaşa inansın diye sunulan model, bu sonucu getirdi. Meclis çoğunluğu, 20 yıldır sürekli hata üstüne hata yaparak ülkeyi çok kötü günlerin eşiğine getirmiş siyasi kadroların eline geçti. Seçmenin çoğu, bitmiş tükenmişe “düzeltirse yine o düzetir” diyerek yeniden sarıldı.
Helalleşme tutmadı!
Öz eleştiri zamanıdır.
Öz eleştiri, ikinci tur seçimlerde mucize yaratıcı bir kaldıraç olabilir.
BEKA KAYGISI MUTFAKTAKİ YANGINI BASTIRDI
Gazeteci İsmail Saymaz da bugünkü köşe yazısında seçmenin milliyetçi reflekslerle oy kullandığını belirterek HDP’yle ittifakın Kılıçdaroğlu açısından milliyetçi oyları kaybetmek anlamına geldiğini yazdı.
Saymaz şöyle yazdı: “Kabul etmek gerekir ki Türkiye’de hâlâ seçmenler kimliklerine göre oy veriyor. Dolayısıyla Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nden (YSP)Kılıçdaroğlu’na verilen desteğin demografik çoğunluğu oluşturan milliyetçi ve muhafazakarlarda tepkiye yol açtığı anlaşılıyor.
Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nu “Kandil’in adayı” diye karalaması ve AK Partililerin CHP’yi terörle işbirliği içinde gösteren ilanlar dağıtması; kimi PKK’lıların Millet İttifakı’nı destekliyor algısını besleyecek şekilde gün aşırı yaptıkları açıklamalar ve HDP’lilerin Öcalan’ın serbest kalacağına ilişkin saçmalamalarıyla birleşince vatandaşın beka derdi, hanesindeki yangının telaşını bastırdı.”
Saymaz, DEVA, Gelecek ve Saadet Partilerinin de Kılıçdaroğlu’na ciddi bir oy getirmediğini belirtti:
Gelecek, DEVA, Saadet ve Demokrat, AK Partililere alternatif oluşturamadı. Bu üç partinin CHP listesinden seçime katılmaları yalnızca kendilerine yaradı. DEVA 15, Gelecek 11, Saadet 10, Demokrat üç milletvekilini TBMM’ye soktu.
Akşener’in kaybettiğini söyleyen Saymaz,
Akşener’in Altılı Masa’da çıkardığı kriz seçmende güvensizlik yarattı. Kılıçdaroğlu’na mesafeli olan İyi Partililer MHP’ye yöneldi. Bir kısmı Sinan Oğan’a oy vermiş görünüyor.
İYİ PARTİ’DE TARTIŞMA SÜRECİ
İYİ Partide “seçmenlerin milliyetçi-Ülkücü seçmenin MHP’ye kaptırıldığı” konuşuluyor.
Milliyetçi-Ülkücü seçmenlerin Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu “HDP ile bir araya gelmekle suçladığı ve Kılıçdaroğlu yerine Recep Tayyip Erdoğan ve ATA İttifakı’nın adayı Sinan Oğan’ı desteklediği” ileri sürülüyor.
“SATILDIK EY HALKIM”
Levent Gültekin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, “Anketlerde en düşük çıktığı halde CB yardımcılığı, vekillik dağıtarak adaylığı garantiye alan birinin “biz niye kaybettik” şaşkınlığı gerçek olamaz. Bütün bunları Erdoğan’ı göndermek için yaptı yalanına kimse inanmaz.” ifadelerini kullanarak eleştiri kervanına katıldı. Gültekin’in ifadeleri şöyle:
Satıldık ey halkım…
Seçim sürecinde çıkıp “ Ey AKP Kürtler Suriye’de bağımsızlığını aldı sırada Türkiye var sana geçmiş olsun artık engelleyemezsin” diyen ve bu konuşması her ortamda halka izletilen bir genel başkanın biz AKP’den kurtulmak istedik mavrasına kimse inanamaz.
Ülkenin kader seçimini “bu seçim Öcalan’a özgürlük seçimidir” diyerek kirleten ve bu konuşmaları defalarca bütün halka izletilen kimi Kürt siyasetçilerin Erdoğan gitsin yalanına kimse inanamaz. Küçük hesapları için başta Kürtler olmak üzere herkesi yıkıma mahkum ettiler.
Seçime üç gün kala “ CHP bize mahkum HDP olmadan Meclis’te hiçbir şey yapamaz” diye konuşan eski yazar yeni siyasetçinin Erdoğan gitsin istedim yalanına kimse inanmaz.
Ülkenin kader seçiminde ortak adaya hesapsız bir destek vermek gerekirken CB yardımcılığı, vekil pazarlığıyla toplum nezdinde çift başlılık görüntüsü veren, bu seçimde bile partim değil ülke önemli demeyen siyasetçilerin Erdoğan’ın gitmesini istedik yalanına kimse inanmaz.
Anketlerde en düşük çıktığı halde CB yardımcılığı, vekillik dağıtarak adaylığı garantiye alan birinin “biz niye kaybettik” şaşkınlığı gerçek olamaz. Bütün bunları Erdoğan’ı göndermek için yaptı yalanına kimse inanmaz.
En sorunlu isimleri CHP listelerinden vekil yazarken muhalif seçmenin hassasiyetlerini zerrece dikkate almayan “tıpış tıpış” oy vereceksiniz mantığıyla hareket edenlerin Erdoğan’ın gitmesini istedik yalanına kimse inanmaz.”
“KARŞIDEVRİM TARİKATI”
Zülal Kalkandelen de Cumhuriyet’teki köşesinde Türkiye’nin en sağcı meclisinin oluşacağını seçimlerden önce söylediğini ve millet ittifakının başından beri yanlış bir yapı olduğunu belirttiğini yazdı.
Kalkandelen şöyle yazdı:
Görüldüğü üzere, partiyi ortanın sağına çekerek kendi ilkelerini savunmaz hale getiren CHP yönetimine tepki duyan laikler, Atatürkçüler ve Cumhuriyetçiler, Sinan Oğan’a ve Muharrem İnce’ye oy verdi, bazıları boş ya da geçersiz oy kullandı, bir kısmı da sandığa gitmedi.
AKP’den ayrılan oyların CHP’ye gelmediğinin de altını çizen Kalkandelen ülkede yaşanan ekonomik krize rağmen Cumhur İttifakı’nın oylarını artırmasını “dincilik”le açıkladı.
“AKP seçmeninin “Ölümüne kadar reis!” diye slogan atmasının ve oyunu ne olursa olsun ona vermesinin nedeni de bu. “Erdoğan bu yola beyaz kefenle çıktı, sonuna kadar gidecek” diyorlar. Aç da kalsalar oylarını her koşulda ona verecek kemikleşmiş büyük bir kitle var. Bu kitleyi harekete geçiren belirleyici de dincilik.”
Kalkandelen, muhalefeti de şöyle eleştirdi:
“Millet İttifakı ise son aşamasına gelen karşıdevrimi iyi gözlemleyip Cumhuriyet Devrimi’ni tüm ilkeleriyle savunarak ona uygun milletvekili adayları belirleyeceğine, karşıdevrimcilerin eski yol arkadaşlarını, tarikatçıları yanına alıp laikliği rafa kaldırdı.
Bu ülkeyi kuran ve ayakta tutan sacayaklarından birisi laiklik iken CHP yönetimi onu ağzına bile almayı adeta yasakladı, aldığında da “özgürlükçü laiklik” diyerek içini boşalttı. İttifakın açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde laikliğin adı bir kere bile geçmedi.”
“İDEOLOJİK MÜCADELE GERİYE İTİLEREK BÜYÜK HATA YAPILDI”
“Gerçek net: Erdoğan ve AKP’ye oy veren kitlenin önemli bir bölümü, karşıdevrime inandığı için destekliyor. Bilinçli bir ideolojik tercih var orada. İktidarın sağladığı rant için oy verenler de var ancak geneli siyasal İslamcı ve AKP’nin 21 yılda yetiştirdiği kuşak.
Erdoğan, bu dönemde “karşıdevrim tarikatı”nı yarattı. CHP’nin yanılgısı, bu tarikatın yükselişine helalleşme politikasıyla karşılık vermek oldu. Gelecek, DEVA, DP ve Saadet Partisi’ni de aralarına alıp din soslu söylemlerle siyasal İslamcılara hitap edebileceklerini düşündüler. Muhafazakâr aydınlarla buluşup “Sağ-sol kalmadı, bunlar 18. yüzyıl kavramları” diyen Kılıçdaroğlu büyük hata yaptı.
Oysa tarih boyunca Cumhuriyeti kuran ve onun devrimlerini yapan CHF ve CHP’ye karşıtlık, laiklik karşıtlığı üzerinden şekillendi. Türkiye’de bu sosyolojik gerçeği yok farz ederek siyaset yaparsanız halk buna yanıt verir.
Millet İttifakı, ikinci turdan önce kararsız seçmenleri kendine çekebilecek bir söylem geliştirmeli, Sinan Oğan ve Muharrem İnce ile temas kurup gerekli adımları atmalıdır. Aksi halde Türkiye, Cumhuriyetin 100. yılında “karşıdevrim tarikatı”na teslim edilecektir.”