TİP’li Ahmet Şık’ın 44 maddelik “yenidoğan çetesi” soru önergesine Bakanlık’tan üç paragraflık cevap!

“`html

T24 Haber Merkezi

Sol Parti milletvekili Ahmet Şık, Yenidoğan çetesiyle ilgili olarak Sağlık Bakanlığına yönelik 44 sorudan oluşan bir önerge sundu. Bakanlığın yanıtı ise üç paragrraftan müteşekkil oldu.

TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Yenidoğan çetesi hakkında Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun yanıtlaması talebiyle 1 Kasım 2024 tarihinde kapsamlı bir soru önergesi hazırladı. İçerdiği 9 ana soru ile bu önerge, yalnızca bir çeteyle sınırlı kalmayıp, adı geçen sağlık kuruluşlarının dışındaki diğer infial yaratan olayları da gündeme getirmekte.

Bakanlığın konuyla ilgili verdiği üç paragraflık resmi yanıt şu şekildedir:

“Adli açıdan, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma, Bakanlığımızın ilgili birimleriyle aralarında koordinasyon sağlanarak gizlilik kararı doğrultusunda sürdürülmektedir. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianame, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle yargılama süreci başlamıştır.

İdari açıdan, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca görevlendirilen müfettişler vasıtasıyla inceleme/soruşturma yapılmış olup, sonucunda Tekirdağ’daki Özel Çorlu Reyap Hastanesi ile İstanbul’daki bazı özel hastanelerin ruhsatları iptal edilmiştir. İlgili diğer idari işlemler de bu çerçevede uygulanmıştır.

Mevzuat gereği, özel hastaneler düzenli denetimlerden geçerken, şikayet ve soruşturmalar neticesinde olağandışı denetimler de gerçekleştirilmektedir. Amacımız, sağlık sistemi kalitemizi artırarak halkımıza güvenilir bir sağlık hizmeti sunmaktır.”

Ahmet Şık’ın Soruları Nelerdi?

Ahmet Şık’ın önergesinin tam metni şöyleydi:

“Yenidoğan çetesi” olarak adlandırılan ve kamuoyunda büyük bir tepki yaratan olayın izleri halen sürmektedir. Olayla ilgili daha fazla detay ve tanık ifadeleri açıklandıkça, bu skandalın yalnızca belirli bir çete veya birkaç hastane ile sınırlı olmadığı, ülkemizin sağlık sisteminde benzer usulsüzlüklerin bulunabileceği ortaya çıkmaktadır. Özellikle dönemin Sağlık Bakanları ve ilgili tüm birimlerin gözleri önünde yaşanan bu durumların münferit olmadığı, yöneticilerin çeşitli düzeylerde sorumluluk taşıdığı anlaşılmaktadır. Ağır sonuçlarının tadımı ise yirmi yıl öncesine uzanan Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla başlamıştır.

Bu çerçevede;

1. Bu tarz şüpheli uygulamaların tespiti güç değildir. Ancak yapılan denetimlerde benzer usulsüzlüklerin belirlenememiş olması, kamuoyunda büyük bir şaşkınlıkla karşılanmıştır. Aşağıdaki soruların yanıtı çok önemlidir:

• Bu skandala karıştığı belirtilen 42-23 hastane olduğu iddiaları bulunmaktadır. İfadelerle gündeme gelen hastane sayısının 12 olduğu belirtilmektedir. Bu kapsamda soruşturmanın, siyasi bağlantılar dolayısıyla mı dar tutulduğu araştırılmış mıdır?
• Yenidoğan yoğun bakım servisine yatırılma oranları nedir?
• Son 10 yıldaki yenidoğan entübasyon oranları nedir?
• Bu oranların önemli derecede arttığı bir tarih aralığı mevcut mudur? Bilimsel ortalamaların üzerine çıktığı bir dönem var mıdır, bu durumun nedenleri araştırılmış mıdır?
• Özel hastanelerde son 10 yılda yenidoğan entübasyonu başına ölüm oranları nedir? Eğer bu oran, genel ortalamaların altında ise hastaların gerekli tıbbi müdahaleler olmadan entübe edilmiş olabileceği yönünde neden endişe edilmemiştir?
• Devlet ve özel hastanelerde son 10 yılda bu oranların durumu nedir?
• Eğer devlet ve özel hastanelerin sağlık hizmeti sunumunda farklılık ortaya çıkıyorsa, bu fark neden oluşmaktadır?
• Türkiye genelinde benzer usulsüzlüğe karışabileceği düşünülen özel hastanelerde soruşturmayı genişletmeyi planlıyor musunuz?
• Özel hastane sahibi olduğu bilinen bakanların hastanelerine acaba şimdiye dek ne kadar ödeme yapılmıştır?
• Bu hizmet alım uygulaması başladığından beri özel hastanelere ne kadar ödeme yapılmıştır?
• Mevzuat çerçevesinde, özel hastanelerdeki süreçlerin taşeron firmalarla ihale edilebilmesi mümkün müdür?

• Son 5 yıl içindeki tüm özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servislerinin doluluk oranları nedir?
• İddialara göre, doluluk oranları arasında önemli bir fark varsa, bunun göz ardı edilmesi konusunda sorumluluk taşıyan yetkililere yönelik bir soruşturma yürütülmekte midir?

“Soruşturmalar Ne Durumda?”

Bu bağlamda, söz konusu skandalın boyutu oldukça ciddidir. İlgili bakanlık ve diğer ilgili birimlerin neler yaptığını sorgulamanın ve şeffaf bir yanıt almanın gerekliliği ortadadır.

Devamında, kamuoyuna yansıyan çeşitli bilgi ve belgeler, Sağlık Bakanlığı içerisindeki bazı uygulamaların sorgulanabilir olduğunu göstermektedir. Her aşamada yeterince dikkatli davranılmadığı, eksikliklerin tespit edilmediği ve sorunların yeterince derinlemesine araştırılmadığı anlamına gelmektedir.

“`