Rus ve dünya edebiyatının büyük yazarı Tolstoy’un ölümünün üzerinden 113 yıl geçmesine rağmen, nasıl öldüğüne dair tartışmalar da devam ediyor. Kesin olmayan kaynaklara göre yazar ölürken yanında yardımcısı vardı ve tren garında bir süre misafir edildikten sonra burada ölür ve daha sonra ailesine haber veriliyor. Yazarın tren garında öldüğü doğru ama donarak ölmediği konusundaki görüşler güçleniyor.
Çünkü tren garındaki çalışanlar yaşlı bir adamın tek başına oralarda gezdiği görünce onu misafir ederler. Daha sonra misafir ettikleri kişinin Rusya’nın dev yazarı Tolstoy olduğu öğrenilince saygıdan hürmet etmezler. Burada iyi koşullarda kalan yazar daha sonra hayatını kaybetti.
Tolstoy bu dönemde, yazar kimliğinin yanı sıra ruhani ve ahlâki bir lider olarak da ün saldı. Hayatı ile fikirleri arasında tutarlılık sağlamak amacıyla, giderek daha sade bir yaşam sürmeye başladı.
Önce içkiyi ve tütünü bırakıp köylüler gibi giyinmeye başladı, ardından ölümünden sonra mal varlığını köylülere bırakmaya karar verdi. Kimi edebiyat eleştirmenlerine göre Tolstoy’un yaşadığı bu değişim onu yavaş yavaş bir bunalıma sevk etmişti.
Mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle ailesiyle, özellikle de karısıyla arası açıldı. Bu anlaşmazlık, son yıllarını gitgide artan bir psikolojik sıkıntı içinde geçirmesine sebep oldu.

Evini terk etti
1910 sonbaharında içinde bulunduğu şartlara daha fazla dayanamayarak küçük kızını ve doktorunu yanına alıp evi terk etti ve bir süre sonra, 20 Kasım’da Astapovo’da zatürreeden öldü. Cenazesi iki gün sonra, binlerce kişinin katıldığı bir törenle Yasnaya Polyana’da defnedildi.